Farkındalık kelimesi eskiye oranla çok daha fazla hayatımızda yer alıyor. Peki, nedir bu farkındalık? Aslında bu öyle sözcüklerle anlatılabilecek bir şey de değil çünkü bu konuda ne söylersek söyleyelim hep bir şeyler eksik kalacaktır.
Eski bir Zen üstadının dediği gibi; “Söyleyen bilmez, bilen söylemez”.
Zen’ciyi bir kenara bırakırsak eğer, farkındalık da bir yere kadar anlatılabilir tabi ki ama özellikle deneyimlenerek anlaşılması gereken bir olgudur.
Asıl mesele ve bu yazının da üzerinde durduğu nokta, farkındalığın günümüzde eskiye oranla hayatlarımızda çok daha gerekli ve önemli olduğudur. Çünkü farketmenin önemini farketti insanlık.
Bilmek mi, fark etmek mi?
Bilmekle fark etmek arasında ince bir çizgi vardır. Bilmek sadece bilmektir. fark etmek ise anlamak, bildiklerini anlamlandırmaktır. İnsan farkındalığın önemini anladıkça bilgiyi nasıl kullanabileceğini de anlıyor. Bildiğini farketmeyen insan o bilgiyi kullanamaz.
Yetenek için de aynı durum geçerlidir. Örneğin bir kişi keman çalmaya karşı büyük bir yeteneğe sahip olabilir ama eğer bu yeteneğini farketmediyse ölene dek bu özelliğini kullanamayacaktır. Dolayısıyla yeteneğini açığa çıkartamamış olacaktır. Çünkü farketmediğimiz bilgi ya da yetenek aslında bizim değildir. Buna da öksüz bilgi diyoruz.
‘Farkındalık’ öksüz bilginin annesidir
Öksüz bilgi bir davranış bilimleri terimidir. Ortamda mevcut bulunan fakat henüz farkedilmemiş bilgiye öksüz bilgi denilir. Mesela bir odanın içinde olduğumuzu ve masanın üzerinde bir su şişesi olduğunu varsayalım. Onu görüyorsak fakat henüz onun varlığının farkına varamadıysak, o suyun mevcudiyeti bizim için bir öksüz bilgidir. Şişeyi her ne kadar görsek bile ancak farkettiğimiz takdirde içindeki suyu kullanabiliriz.
Kişi bildiğinin farkında değilse, o bilginin ona hiçbir faydası yoktur. Bu yüzden asıl mesele bilmek değil fark etmektir. Hayatımızda bildiğimiz fakat henüz farketmediğimiz pek çok öksüz bilgi mevcut.
Farkındalık modern yaşamın bir gerekliliğidir…
Farkındalığın sadece Tibet’te ya da Hindistan’da erişilmesi gereken bir makam olduğunu düşünmek modern yaşamı fazla küçümsemek olur. Çünkü farkındalık modern insanın da hayatında olması gereken ve hayatı daha iyi yaşamamızı sağlayan bir modern çağ ürünü haline gelmiştir.
Dünya kültürü geliştikçe farkındalığın da önemi her geçen gün daha çok artıyor. Konunun spritüel tarafını bir kenara bırakırsak, farkındalık günümüzde hayatı daha keyifli ve doygun yaşamak için gerekli bir modern insan kalifikasyonudur.
Günümüz dünyasında ihtiyaç duyulan farkındalık; üçüncü gözümüzün açılıp başka âlemleri görecek kadar değil, hayatımızdaki fırsatları görecek kadar, karşılaştığımız problemleri çözecek kadar işimize yaraması açısından önemlidir. Farkında olan kişi fark yaratır. Hem içeride hem dışarıda. Farkındalığın bu önemi anlaşıldıkça bilimsel olarak da dikkate değer hale gelmiştir. Bu yüzden farkındalık isteyen bireylerin davranış bilimlerinin kapısını aralamaları ve fark etmek adına ruhlarıyla beyinleri arasında bir köprü kurmaları gerekiyor.
Davranış bilimlerinin bir adım ötesine gittiğimizde ise bilginin DNA’mızda zaten mevcut olduğunu düşünürsek, geriye sadece bu bilgiyi fark etmek ve açığa çıkartmak kalıyor. Farkındalık, buna ister akaşik kayıt diyelim ister kolektif bilinç, zaten özümüzde mevcut olan bilgiyi ortaya çıkarmaktır. Fark etmek, banttan oynayıp ince görmektir. Dünya bir farkındalık okuludur. Farkettikçe yeni renkler katılır dünyaya ve oyun daha eğlenceli hale gelir…
En önemlisi de kişi farkındalığı kavradığında yaşadığı an’ının önemini de anlayacaktır.(Cem Özüak makalesinden alıntıdır)
Sevgiyle kalın…