Yalgın Sesigüzel

Tarih: 03.03.2025 13:33

GEÇİNMEK

Facebook Twitter Linked-in

Kendisi için, üç kuruş para kazanma uğruna, başkası için üç bin kuruşluk zarar vermeyi önemsemeyen esnafın hiç bir haklı tarafı olamaz elbette. Kendi ailesi için beslediği iyi duyguları başka aileler için beslemeyen birinin, esnaf olmaya hakkı olmamalı. Başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk inşa etmeye çalışanın da bırakın esnaf olmaya “insan” olmaya bile hakkı olmamalı kanısındayım.

 

Hani bir söz vardı Ekmek aslanın ağzında! İşte bu söze gerçekten dikkat etmek gerek. Bu söz Hem satın alan kişi için, hem de satan kişi için de geçerli bir söz. Durum böyle olunca, elbette karşılıklı tedirginlikler olmuyor değil. Müşteri aldatılıyor muyum?  Esnaf da kazanıyor muyum tasasında.

 

Bu durumda buraya kadar anormal bir hal yok malumunuz. Ancak biz insanlar üretken dehamızı kullanarak normal olan bu durumları bile anormale çevirmekte epey bir becerikliyiz. Son zamanlarda büyük artış gösteren hileli ürün üretimi ve satışı sanıyorum bahsetmek istediğim konuya en iyi örnek teşkil eden bir kanıt.

 

Geçmişi hatırlamak zor olmasa gerek, Benim gibi orta yaş gurubunda olanlar iyi bilir. Geçmişte içi dolu dolu ” Mahalle Esnafı ”  diye bir kavram vardı. Bu kavramı hatırlatmanın, günümüz için nostaljinin de ötesinde bir ibret olma durumuna gelmiş olmasının, dayanılmaz acısını bir insan olarak hazmedemeyerek bahsederken, Bu günün aksine sosyal ilişkilerin o esnaf dükkânlarında filizlenip geliştiğine o yıllarda hep şahit olmuşuzdur.

 

Mahalle bakkalının nasihatleri hala kulağımda. Fırıncının o zor çalışma şartlarına rağmen, gelen müşterisine güler yüz gösterme çabası da hafızamdan hiç silinmiyor. Manavın dükkânını boş bırakmak pahasına, yaşlı müşterisinin filelerini, müşterisine teklif bile etmeden sırtlanıp evine götürdüğüne şahit oluşlarımı unutmam ne mümkün.

 

Daha çoğaltabileceğim çok örnek varken sormak istiyorum. Geçmişteki bu hizmetler maddi kar zarar hesabının neresindeydi de bu gün bu hesaplara ne oldu? Esnafların esnaf olmaktan, müşterilerinde müşteri olmaktan utandığı, rahatsız olduğu bu hale nasıl geldik? Sanırım bu sorunun kaynağı belli.

 

Bence yok olan, günümüze kadar gelemeyen, usta, kalfa, çırak, yamak hiyerarşisinin kaybolması mesleklerin manasını yitirmesinde en etkili faktör ve bu durumlardan kaynaklanan sorunları yaşıyoruz en derininden.

 

Batılı, gelişmiş diye adlandırılan ülkelerin, büyük alış veriş merkezlerinin olumsuz yapısını tartıştığı günümüzde, bizler modernlik ve gelişmişlik adına, sayılarının çığ gibi büyüdüğü alışveriş merkezlerine bu denli ilgi göstermemizi özenti değil de başka ne olarak ifade edebiliriz? Hiç kimse alınmasın. Bence kendimizi, tavırlarımızı, alışkanlıklarımızı tekrar bir gözden geçirmemizin zamanı gelmiş de geçmekte bile.

 

Esnaf gülmeyi unuttu, müşteri hayırlı dileklerde bulunmayı terk etti ve biz gelişmişlikten modernlikten bahsediyor olduk, bu nasıl alış veriş matematiği anlamak imkânsız. Esnafımızın içten güldüğü, müşterisinin de o esnafın hizmetiyle memnuniyetten tebessüm ettirdiği günlerin hayaliyle. Şimdi Küçük Esnaf Kazanmayı bırak GEÇİNMEK için savaş veriyor Kalın sağlıcakla…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —