Ülkemiz de son yıllar da borca biçilen değerin adı, intihar,boşanma,,,şiddetli geçimsizlik
olmuş. Bugünler de evlilik yıkan borçlar, kişileri umutsuzluğa itip psikolojisini bozduğu gibi
bir cinnet nöbetiyle ölüme sürüklüyor. Bir aile maddi geçim darlığına düştüğü zaman şiddet
ve öfke sınır tanımıyor. Ülkemiz ekonomisi şartları zorluyor. Geçim derdi ve işsizlik sorunları
büyütüyor.
Bireyler maddi imkânlardan dolayı şiddetli geçimsizlik yaşarken buna şahit olan ve o
imkânlar içerisinde geleceğe adım atan çocuklar nasıl bir psikolojiyle hayata hazırlanır?
Borçtan dolayı cinayet işlemiş bir katil zanlısı gibi hapse götürülen baba ve aynı sebepten terk
edilen eş hayata yeniden başlama noktasını nasıl bulur?
Sorunlar ve sorulardan ibaret yaşadığımız maalesef ki bir gerçek. Maddi darlıkların yelpazesi
öyle geniş ki, hayatın bütün sorunlarının ilk durağı oluyor. (Kadına şiddet, aile içi geçimsizlik,
çocuk psikolojisi, evliliklerin bitmesi ve intihar)
Ülkemizde borç intiharlarının da arttığı gözden kaçmıyor. Örneğin; anne ve babası borç
yüzünden hapse giren, gencin intiharı, karısını, çocuğunu cinnet geçirip ardından kendisini
öldüren baba. İşte büyük bir soru daha bu Ülke bu psikolojiyle nasıl bir geleceğe imza atacak?
İnsanlık dramı yaşıyoruz yasaların ve insan haklarının ne derece uygulandığı alenen ortada.
Her şey düşünüldü yasalar tekrar gözden geçirildi, ama insanların psikolojisi yıkıldıktan
sonra. Medyadan duyulan insanlık dışı olaylar ve internette dolaşan intihar videoları bu güne
kadar % 100 fikre dokunmuştur.
Bu görüntü ve videolar ülkemiz de örnek teşkil etmektedir. Yıllık verilere bakıldığında ilginç
vakalar arasında görülen kişisel gelişim uzmanının borç yüzünden intihar ettiği bu ülke de
diğer borçlu insanlar ne yapmaz ki?
Bankalar olayı abarttı ev hanımlarına, öğrencilere kredi kartı dağıtıyor. O da yetmez bütün
internet sitelerini istila etmiş kol geziyor. Televizyon insanları etkiliyor. Yüksek yaşam
statüsüne özendiriyor ve dar gelirli aileler de doğal olarak biz neden böyle sefil yaşıyoruz
diyor.
Baba, asgari ücretle evi zor geçindirirken birden bilinçsiz kullandığı kredi kartı hayatında
çığır açıyor. Boğazından kısıyor ödemek için bu kez işinden oluyor. ‘Biri yer biri bakar
kıyamet ondan kopar’ gerçeği burada boy gösteriyor. Yani kısaca Ülke insanları Borç
denizinde yüzen bir yaprak gibi gidiyor gittiği yere kadar gelinen noktada, GIRTLAĞA
KADAR BORÇ içindeyiz.
Böylesine bir borç çukurunun içinde yanlışa yanlışla ötelemek sonuçta beklenmedik aile
facialarına veya şiddete, daha kötü alışkanlıklara sürüklüyor. Günümüzde paranın sadece adı
kaldığı için ve çoğunluk paranın esiri olmaktan kurtulamadığı için işi boş ver sonra
hallederize getirip daha büyük yanlışlıklara sürüklenmekte. Durum hiç iyi değil ekonomik
kriz her geçen gün artıyor ticaret bozulunca esnaf kesimi zorda, fahiş fiyatı benimseyenler
vatandaşın elindeki üç kuruş parasına göz dikmiş durumda. Hal ve gidişat iyi değil borçlar
ödenmediği sürece sıkıntılar artarak devam ediyor.